Yükleniyor
Yükleniyor
Üniversitede öğrenciyken; sosyoloji dersinde hocamız: “İnsanlar neden evlenir?” diye
bir soru sormuştu. Herkes kendi düşüncesine göre çeşit çeşit cevaplar veriyordu. Kız
arkadaşlarımızdan bir tanesi çekimser bir şekilde el kaldırıp: “Cinsel ihtiyaçlarını karşılamak
için hocam.
” deyince bir kahkaha tufanı koptu. Arkadaş gücenik bir şekilde sessizleşirken
hocamız: “Neden gülüyorsunuz arkadaşlar? Arkadaşınız doğru söylüyor. Bu Ülkede
gençlerin çoğu belki de bu ihtiyacın karşılanması için evleniyor.
” demişti. Aslında dile
getirmeye çekinilen, utanılan bu konu da toplumun sosyolojik gerçeklerinden biriydi. Bunca
yıl aile terapisi yaptıktan sonra diyebilirim ki; cinsellik evliliği taşıyan ana kolonlardan biridir.
Şimdilik bu başka bir yazının konusu olarak kenarda dursun.
Evet o zaman yeniden bakalım mı insanların neden evlenmek istediğine? Burada
sebepler dairesinden bakarsak ortaya üç-dört ana cadde çıkıyor. İnsanların evlilik sebeplerini
kabaca dini, toplumsal, psikolojik ya da duygusal açıdan sınıflandırabiliriz. Bu da yetmez.
Kadınların evlilik sebepleri ile erkeklerinki de biraz farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıkları da
vurgulamamız lazım gelir. Bugün istatistiklere bakıldığında; nüfusun artışıyla birlikte evlenme
oranları da artıyor. Lakin kötü haber şu ki; evlilik artışına paralel olarak boşanmalar da artmış
durumda. Şimdi boşanma istatistikleri ile içimizi karartmayalım.
Bayramlarda, ev ziyaretlerinde şeker, çikolata nevinden bir şeyler ikram edilirken
bekar birisi bir şeker alınca hemen ona denirdi ki; “bir tane daha al. Yoksa tek kalırsın!”
.
Böyle diyerek evliliğe, çoğalmaya gönderme yapılır, muzipçe gülümsenirdi. Bekar olmak
değil evlilik önemsenir ve önerilir. Evliliğe teşvik edilir bizim gibi toplumlarda. Tabii ki dinimiz
ve örfümüz gereği; bu bir göreve dönüşür ve nesillerin devamı için de kaçınılmaz bir
birliktelik oluverir.
Evliliğin psikolojik nedenlerine bakacak olursak şunları sıralayabiliriz:
- Bağlanma ihtiyacı
-Güvenlik ve güven ihtiyacı
-Ait olma ve kabul edilme ihtiyacı
-Sevgi ve şefkat ihtiyacı
-Yalnızlık ve izolasyonun üstesinden gelme
-Kişisel gelişim ve kendini gerçekleştirme
-Özgüven ve değerli hissetme
-Kendi yuvasını kurma ihtiyacı(özerklik)
-Sosyal tanınma ihtiyacı
-Uzun vadeli planlama ihtiyacı(Biz duygusuyla geleceği inşa etme çabası)
-Sorumlulukları ve hayatın yükünü paylaşma ihtiyacı
-Yakınlık kurma ihtiyacı
-Sırdaşlık, yoldaşlık ve arkadaşlık ihtiyacı
-Toplumun ve ailenin gözünde kabul görme ve saygınlık ihtiyacı
Daha bir çok duygusal ve psikolojik sebep sayabiliriz. Peki o zaman sormak lazım:
“Evlilik bu ihtiyaçları tek başına karşılayabiliyor mu?” diye. Bireysel ihtiyaçlarımız, kişilik
örüntülerimizin sonucu oluşan ihtiyaçların farklılaşmasıyla bu beklentiler yükselebilir ya da
düşebilir. Bazı ihtiyaçlar azalarak bireyleri yalnızlığa ikna edebilir. Ne olursa olsun evlilik için
gençlerin motivasyonu azalmamalı. Ki istatistikler gösteriyor ki, gençlerin evlilik ihtiyacı artsa
da evliliktyen kaçınan kesimin oranı da artıyor. BAzı devlet politikaları da hem genç nüfus
oranını arttırmak hem de aileyi korumak amaçlı, evliliği teşvik ediyor.
O zaman temel bir tanımlama yapacak olursak; evlilik, kişilerin sevgi ve ilgi
ihtiyaçlarını, bedensel ihtiyaçlarını(cinsellik ve hizmet davranışları), sosyal ve toplumsal
ihtiyaçlarını hatta maddi ihtiyaçlarını da karşılayan birlikteliktir diyebiliriz. Evlilik ihtiyacı söz
konusu olduğunda kadınların ve erkeklerin sebepleri değişebiliyor. İstatistiklere bakıldığında;
kadınların evlilik sebepleri arasında manevi destek, eşi tarafından korunup kollanma, maddi
ihtiyaçların karşılanması ve toplumdaki statüsünü arttırma çıkıyor. Erkeklerin sebepleri
arasında da aşık olmak, fiziksel beğeni, cinsel çekim, düzenli hayat isteği,birtakım
hizmetlerin yapılması ve hayatının düzene girme beklentisi listelerde yer alıyor. Bu arada
kadınların genetik olarak evliliğe daha yatkın oldukları da araştırmalarda çıkıyor. Bir kız
çocuğu küçük yaşlardan itibaren evcilik oynarken hemen eş rolüne bürünür, anne rolüne
bürünür. Erkekler için de bir gözlemde bulunacak olursak; ailesinin evlenmesi için sürekli
baskı yaptığı müzmin bekarlar vardır. Evlenip çoluk çocuğa karışınca hayatının düzene
girmesi beklenir. Hatta evlenince birçok sorununun ve olumsuz alışkanlıklarının geçeceği
umulur. Yine gözden kaçan bir realite daha vardır: Genç kızların aile baskısından kurtulmak
ve daha özgür hareket etmek için evlenmeyi istemeleri. Yine aynı şekilde erkeklerin de
çoğunlukla kendilerini organize edecek bir kadını isterken bilinçdışı olarak; arkalarını
toplayacak bir “anne figürü” aradıklar da gözlemlenir. Ayrıca gençleri evliliğe yönlendiren gizli
dinamiklerin başında; mahrem hayatlarını meşrulaştırmak gelebilir. Çünkü toplumlar nikahsız
birliktelikleri ve evlilik dışı çocukları onaylamaz. Bu da içsel olarak evliliğe götüren önemli bir
sebeptir.
Bütün bu sebeplere baktıktan sonra aslında kolektif bilinç altından gelen soyunu ve
türünü sürdürme eğilimi, yalnız kalmama isteği ve çocuk sahibi olma isteği de etkendir. Fazla
söz konusu edilmeyen bir neden de mülkiyeti sürdürme, mülkiyetin teminatı konusudur.
Bunun için Anadolu’da “malımız ele gitmesin! Güzel kızımız (oğlumuz) ele gitmesin!” kaygısı
ile yapılan evlilikler çoktur. İnsanlık tarihi boyunca da üreme ve nesillerin devamı için evlilik
kaçınılmaz olmuştur.
Burada önemli olan nedir bilir misiniz? İnsanların bu kadar sebepten sonra ne için
evlendiklerini bulmalarıdır. Yani bir genç kız ya da erkeğin temel motivasyonu, ahlaki, sosyal
değerleri, dinimizin öğretileri ve de ailesinin beklentileri sonucu zaten evliliği istemesi söz
konusudur. .toplum adeta ortak bakış açıları ile gençleri çocukluktan itibaren evliliğe hazırlar.
Bizim toplumumuzda küçük çocukların “Ben büyüyünce… ile evleneceğim….Büyüyünce
gelin olacağım..
” Şeklindeki şirin söylemleri tebessümle karşılanır. Gençlerin evlenme
sebeplerinden daha önemli olan şey; evliliğin onları nereye taşıyacağıdır. Evlilikle vesilesi ile
dünyada ve uhrevi hayatta kazanacaklarıdır. Evlilik kötü giderse kişisel ve de toplumsal
olarak neleri kaybedecekleridir. Yani evlilik zorla olacak, zorla ikna edilecek bir konu değildir.
Otuzlu yaşlarını geçip ellilere dayanmış birçok bekar kadın ve erkek vardır çevremizde.
Onlara neden evlenmedikleri çokça sorulur, araştırılır, ikna edilmeye çalışılır. Bu arada
hatırlatmak isterim ki evliliğe elverişli göründüğü halde evlilikten kaçan ve korkan insan
sayısı oldukça fazladır. Bu bazen patolojik bir hale gelebilir. Terapiye ihtiyaç duyulabilir. Tabii
ki ruhsal sağlık açısından bakıldığında; kadın ve erkeğin birbirlerine ihtiyaç duymaları çok
fıtri bir durumdur. Bu nedenle de evlilik elzemdir. Güzel bir kurumdur. Dinimiz de evlilik
tavsiye edilir, teşvik edilir. Hatta evlenecek koşulları oluştuğu halde evlenmek istemeyenler
uyarılır. Dini açıdan bakılırsa evlilik temiz, meşru, güzel bir birliktelik olarak övülen;
haram-helal sınırlarına uyarak yaşamak isteyen kadın ve erkeğe dünya hayatını
kolaylaştıran çok güzel bir sözleşmedir. Nikah ve evlilik çok kutsal, imrenilecek bir yapıdır.
Aileyi itibarsızlaştırmak isteyen toplum mühendislerine karşı da en güzel önlemdir. En güzel
cevaptır. Tabii ki mutlu evlilikler olması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu geleceğimizin
inşası, çocuk ve gençlerin sağlıklı yetişip; aile zincirini devam ettirmelerinin de en doğal
yoludur.
Evlilik isteği fıtratımızda olduğu için zaten çekiliriz. Adeta çağıl çağıl suların denizlere
aktığı gibi eşimize doğru çekiliriz. Buna ister kader diyelim, ister çekim yasası diyelim
görünmeyen bir kudret tarafından, ince bir matematiğin işletildiğini kabul etmek zorundayız.
İnancımız da ruhumuz da bu hakikat karşısında saygıyla eğilir zaten.
Evlilik toplumsal zorunluluklardan ya da değişik menfaatlerden ötürü yapılmamalıdır.
ya da gayrı-meşru bir durumu,bir çocuğu kabul ettirmek için de yapılmamalıdır. Sahte
evlilikler, kağıt üstünde evlilikler yüzünden topluma çok zarar kaldı zaten. Hukuk ve asayiş
alanı bu konuyla yeterince mücadele ediyor. Mal avlamak, istismar ya da kimlik elde etmek
için de yapılmamalıdır. Ya da bir gecelik hazları ya da yaz aşkları için de yapılmamalıdır. Göz
boyamak, geçim kaynağı olarak da yapılmamalıdır. Böyle durumlara düşmemek için
insanların maddi ve geçim sorunlarını çözecek projeler yapılmalıdır elbette. Evlilik iyi bir soy
adı ya da iyi bir etiket için de yapılmamalı.
Evliliğin en görünmez nedenlerinden biri olan: “Mutlu olma umudu” nu hatırlatarak bu
bahsi bitirmek isterim. Öyle ya da böyle insanın doğasında mutluluk ve güven arayışı hep
olacak. Gençlerin hayallerini süsleyen eşler hep olacak. Gelinlik hayalleri, yuva kurma
hayalleri hep olacak. Anne olma hayalleri, baba olma hayalleri; temiz ve sıcacık bir birliktelik
hayalleri hep olacak. Bu böyle. Böyle yaratılmışız. Fıtratımızda, mizacımızda biz olmak,
birlikte olarak çoğalmak, gelişmek,geliştirmek eğilimi var. O zaman “İnsan neden evlenir?
sorusunu: “Neden evlenmeli?” (bazı patolojik kişiler için de “Neden evlenmemeli?) şeklinde
değiştirsek daha iyi olacak. İnsan ruh eşini bulmak için evlenmeli…İnsan biz duygusuyla
çoğalmak ve tekamülünü kolaylaştırmak için evlenmeli…İnsan “mütemmim cüz’ünü bulup,
tamamlanmak için evlenmeli…Ahlakını, edebini, kişiliğini, ruhsal zenginliğini arttırmak için
evlenmeli…İnsan fıtratını en güzel şekilde yaşayacak ‘helalini’ bulmak için
evlenmeli…Sınırsız ihtiyaçlarını sınırlandırıp, kendisinden çok düşüneceği bir
eşi,yuvayı,aileyi ve de çocukları bulmak için evlenmeli…Ruh eşini, zevcini(ayakkabısının
tekini), elmanın yarısını bulup tamalanmak ve daha yüce bir amaca kolayca hizmet
edebilecek için evlenmeli. Hayata emin adımlarla katılmak için desteği,gücü, arkadaşlığı,
yarenliği, dostluğu, sırdaşlığı,yoldaşlığı bulmak için evlenmeli vesselam…Bulanlardan ve
bulduranlardan olacak gençler çoğalsın diye dua ile…
0 Yorum:
Yorum Bırakın