DOSTÇA AYRILMAK MÜMKÜN MÜ?


2176 Görüntüleme

Bir evliliğin bitmesi,sonlanması,ayrılık,boşanma ve ailenin dağılması; kim ne derse desin hazin bir olaydır.Bunu hem bir danışman olarak deneyimlerimden, hem de bir kadın olarak gözlemlerimden söylüyorum. Boşanma bazen kaçınılmaz, bazı durumlarda gerekli bazı durumlarda da kurtulmak olabilir. Asıl soru şu: boşanma sağlıklı bir şekilde gerçekleşir mi? Boşanan çiftlerin ‘dostça ayrılması’ mümkün mü?

       Magazin haberlerinde uç bir örnek olarak; boşanma sonrası parti düzenleyenleri, hatta daha adliye çıkışında şov yaparak kutlayan ünlüleri de gördük. Yine aynı şekilde magazin camiasının ünlüleri bir çok konuda boşanma şekilleriyle gündem oluşturmuştur. Hatta bazı ünlülerin basına beyanat verirken: ‘Boşandık ama biz dostuz. Aramızda en ufak bir kırgınlık yok. Sürekli görüşüyoruz…’ gibi açıklamalar yaptıklarını da duymuşsunuzdur. Yine bazı ünlü ailelerin. boşandıktan sonra yine aynı evi paylaşması, birlikte tatile gitmesi, özellikle çocukları göz önüne alarak zorlama davranışlar yaptıkları da olmuştur.

     Şimdi gelelim sade vatandaşın, toplumun genel ailelerindeki boşanma sonrası durumuna. Akla şu soru geliyor: Boşanma genellikle; bir çeşit çekişme, savaşma(hem de yüzyıl savaşlarını aratmayacak cinsten), kavga( hemde ne kavga,adeta kan davası şeklinde çeyrek asır,yarım asır süren),anlaşmazlık, uyuşmazlık, şikayet, en sonunda da katlanılamayan bir duruma tepki olarak gerçekleşir. Sağlıklı bir boşanma süreci elbette danışmanlık almayı, terapi almayı, pedagojik destek almayı gerektirir. Lakin genellikle bu süreçte hukuksal destek, hesap-kitap ve kişisel kaygı ve çıkarlar gözetilir. Benim de mesleki tecrübelerime göre; çiftler düşman modlarında, intikam ateşiyle kavrulurken, belden aşağı vururken, bu uğurda en çok da çocukları kurban ederken birbirlerini manevi olarak öldürmeye ramak kalıyor. fiziki, parasal, onursal, ruhsal anlamda oldukça zarar verici davranışlara giriyor; öfke ve egolarının esiri olup, kendilerini kaybediyorlar. Peki işler bu radde çirkefleştiğinde boşanma sonrası dostça ayrılmak mümkün mü? Peki neden ayrılan iki kişi düşman olmak zorunda? Diğer eşi bir kaşık suda boğacak kadar öfke ve hınç biriktirmek zorunda? Neden bu boşanma bir ömür sürecek bir kan davasına dönüşmek zorunda? 

   İş mahkemede ya da İslami fıkha göre bitmiş görünse de; neden eşlerin terazilerinin bir kefesi hep ağır geliyor? Şimdi ünlülerin daha fazla kullandığı ‘dostça ayrılmak’ kalıbını (çünkü her şeyi göz önünde yaşamak zorunda oldukları için, daha farklı bir gösteri yapmak zorunda olabilirler) her boşanmadan sonra neden kullanamıyoruz? Sorumluluğu, iş bölümünü, eş olmanın ağırlığını kaldıramayan; yine de çocukları için evliymiş gibi rol yapan, yani ‘evcilik oynamaya’ devam eden kişiler için durum nasıl oluyor acaba?

       Her evlilik güzel başlar. Kimse boşanmak niyetiyle evlenmez elbette. Hele çocuklar olduktan sonra problemli evlilikler bambaşka bir duruma dönüşür. ‘Çocuklar için katlanıyorum, yuvamı yıkmak istemiyorum, …’çeşit çeşit savunmalar, açıklamalar. İşte tam da burada dostça , daha doğrusu güzelce, sağlıklı iki yetişkin gibi ayrılmayı yine çocuklar için başarmak gerekir. Hatta bu noktada ‘anlaşmalı boşanma’ kavramı geliyor akıllara. Her ne kadar hukuki bir durum da olsa; çiftler birbirlerine güzel niyetlerle, samimi ve dürüst duruşlarla söz verebilirler. Hatta  çizgilerini bozmayacaklarına dair, çocuklarına bu süreçte asla üzüntü yaşatmadan , adam gibi işin içinden çıkacaklarına dair kendilerine de söz verebilirler. Durumun hassasiyeti bunu gerektirir. Ayrılırken verilen sözler tedavülden kalkmış olsa da, köprülerin altından nice bulanık sular aksa da olan olmuştur. Boşanma gerçekleşmiştir. O zaman sonrasında iki eski eş; duruşlarından, yaptıklarından, çocuklarına yaşattıklarından sorumludur.

     Ne birbirini öldürüp. ‘Ya benimsin, ya kara toprağın!’ caniliği; ne de: ‘Boşandık ama yine de karı-koca gibiyiz!’ absürtlüğü olsun. Çocuklar açısından bakarsak maalesef çocukları asla dostça ayrılmak gibi bir durum kesmez. Onlar günün sonunda , yaşamın ilerleyen yıllarında savaşın kaybedenleri olarak kalırlar.. Onların masum duygularına bakılsa; yine anne babalarını seçer, yine onların yeniden bir araya gelmesini isterler. Hatta boşanan çiftlerin çocukları, anne babalarının hayatlarına başkaları girene kadar, yıllarca onların yeniden evlenmelerinin hayalini kurarlar. Bu böyle maalesef! Bunun gerçekleşmeyeceği kesin olan durumlarda da boşanan eski eşler; en uygun sıfat ne ise, en uygun mesafe ne ise onu korumalıdırlar.

    Boşanma sonrası iklimi oluşturacak en önemli şeyin eşlerin boşanma sürecindeki tutumları olduğu aşikar. Eğer boşanma nispeten sağlıklı, adil, yıkıp dökmeden gerçekleşmişse; eşlerin birbirlerinin yüzüne bakacak durumları kalmıştır. Bundan sonraki hayatlarında ‘eski eş’ kimliği ile aralarındaki iletişimi nasıl dürdürecekleri önemlidir elbette. En çok da çocukler, gençler ve aile büyükler, dünürler için. İki kişi boşanınca birdenbire tüm ilişkili akrabalar da boşanmış olmuyor maalesef. İlişkilerin izi.totu, duygusu, kaygısı hala devam edebiliyor. Gölgeler uzayıp gidiyor.Kafa karışıklıkları, pişmanlıklar, affetmemeler,sorgulamalar olası sonuçlar olarak ortada öylece duruyor. Bu da ayrı bir danışmanlık konusu. Burada önemli konulardan biri çocuklar küçükken iki eski eşin saygılı bir şekilde yapacağı fedakarlıklar. YEtişkin evlatlar için yapılacak asil duruşlar. Ergen yaşta çocuklar, evlilik arifesindeki gençler, sınava girecek çocuklar, sağlık sorunları olan çocuklar, psikolojik ve uyum sorunu olan çocuklar… Görüldüğü gibi her biri için birçok şey yapılması gerekir. Burada naif ve akıllıca hareket edecek yetişkin bilincinin yan yana hareket etmesi elzemdir. Artık bu noktada ister dostça deyin, ister işbirliğ deyin , ister aklı-selim deyin farketmez. Sonuç daha sağlıklı olacaktır. Boşanan çiftlerin; kendi duygularını düzenlemek, kendi egolarının farkına varmak, olayı kişisellikten çıkarmak, sınırlarını çizmek gibi yetişkin ödevleri vardır. Boşanmanın çok sağlıklı bir ortamda, çekişmeden, birbirini yemeden de olabileceğine ikna olmuş çiftler olabilir. Duygusal olarak da artık bağlarının kalmadığına ortak olarak ‘uyanmış’ çiftler dostça ayrılabilirler! Boşanma sonrası tüm ebeveynlik görevlerine; eskiden beri birbirini tanıyan,olgun, iki sağlıklı yetişkin olarak devam edebilirler.bu mümkün, bu güvenli ve de herkes için sağlıklı bir sonuç olabilir.

   ‘Dortça ayrılmak’ ne demek o zaman?

    -Bazen:’ Bir daha görüşmeyelim,helalleşelim. Sen yoluna, ben yoluma!’ demektir

-Bazen, birbirinin hayatına girmiş en özel kişi olduğu için vefalı,saygılı, hakkı teslim eden bir veda demektir.

-Bazen;’çocuklarımın annesi’, ‘çocuklarımın babası’ diyerek saygıyla yad etmektir.

-Bazen; arada çocuklar olmadıysa da,’eski damat,eski gelin,eski enişte,eski elti,...kısaca bitmeyecek akrabalıklar,yakınlıklar’,teşekkürler,Allah razı olsun’ demektir.

-Bazen boşanan eski eşler olarak, birbirlerinin hayatında,saygıyla,edeple,nezaketle, çocukları için hala baba,hala anne olduklarından sebep,iki eski dost gibi işbirliğ yapmalarıdır.

- Bazen, çocuklarının özel günlerinde, kritik anlarında,mesafeli bir statüde yan yana durabilmek; bir anlaşmayı fesh eder gibi bağları kesip atmamak demektir.

-Bazen; çocukların hatırına susmak, gerilim oluşturmamak, onların ruh dünyalarını kirletmemek,ilerdekuracakları evlilikler için gerçekçi zeminler oluşturabilmektedir.

    Son tahlilde şunu belirtmek isterim. boşanan eşler birbirlerinin nesi olurlar? sorusunun cevabı, boşanmanın sonrasının mimarıdır. Yani boşandıktan sonra iki eski çift birbirlerinin düşmanı mı,eskiden tanıdığı bir dost,arkadaşı mı, akrabası mı,bir yabancı gibi mi? İşte tüm bunları belirleyecek olan; evlilikteyken hız sınırını,takip mesafesini aşıp aşmadıkları olsa gerek. Boşanma eyleminin gerek hukuksal gerekse ruhsal olarak;fırtınalı, ,sağanak yağışlı,mutedil,ılıman bir iklimde gerçekleşip gerçekleşmediği olsa gerek.

   Tüm bu anlattıklarımdan sonra siz de bu soruyu kendi vicdanınızda değerlendirebilirsiniz. acaba onca yaşanmış şey varken, onca acı,kırgınlık varken,çocuklar onca şeye tanıklık etmişken ‘dostça ayrılmak’ mümkün mü? Zor! Öncelikle bazı şeyleri zor olduğunu kabul etmek; zorlu bir yolculuk ve süreç olacağını kabul etmek, boşanacak çiftlere yardım edecektir. ama hangi ‘zor’ dan ‘kolay ’ı seçeceğine karar vermek de yine iki yetişkinin vereceği karar bağlı olsa gerek. Kabul ve kararlılık bir çok şeyin şifası olsa gerek. iyi niyetli olmak, iyi bir insan olmak, gözünü karartmadan bakabilmek, ‘eski’ olsa da onca yılı beraber yaşadığı, nice şeye beraber katlandığı’ yol arkadaşına’ kıyamamak şifa olsa gerek. Adam gibi, insan gibi, yüzüne gözüne bulaştırmadan, çarşıyı-pazarı karıştırmadan güzel bir veda yapabilmek şifa olsa gerek.

Yazar

Gönül Nart

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *