BENİMKİSİ BİR KABE AŞKI


816 Görüntüleme

Bundan yaklaşık 15 yıl önceydi. Kabe ve Medine içime kor gibi düşmüş, umre ziyareti yapmak arzusu rüyalarıma girecek kadar ağır basmıştı.

Nasip işi çok farklı bir durum sevgili dostlar.

Bir şey size nasip olacak. 

Çok paranızın olması, ya da imkanlarınızın  bol olması değil, nasip olması esastır. 

O dönemde bunu anlamış ve yaşamıştım.

Bir şey size nasip olacaksa da çok istemek ve çaba göstermek gerekiyor,

Bu durumu da o dönemde yaşamış görmüştüm.

Bu süreç zannediyorum 6 ay kadar sürdü.

Hiç unutmam;

Nefer Turizm Yusuf Hoca aradı ya da ben onu aradım tam olarak hatırlamıyorum bir telefon görüşmemizde beni ofisine davet etti. 

Seninle umre yapalım demişti. Ben zaten oraya giderken içimden bunu geçiriyorum ve heyecanlı olduğumu iyi hatırlıyorum.

İçim birden kıpır kıpır oldu. 

"Olur Yusuf Hocam gidelim çok isterim" dediğimi hatırlıyorum.

Hemen rezervasyona ismimi yazdıktan sonra, "Hocam ödemesi ne kadar, kaç para ödeyeceğim" diye sorduğumda,

"Önemli değil o, yarım sayfa reklam yayınlarsın gazetende ödeşiriz" dediğinde daha da mutlu olmuştum.

1 ay içerisinde Mekke ve Medine'ye gidecek umre yapacaktım.

Nasıl bir sevinç ve mutluluk duygusuydu o Ya Rab. 

Çocuklar gibi mutlu olmak deyimi vardır ya..

Garip ve tarifsiz bir duyguyla hazırlıklarımı, alışverişlerimi yaptım, işlerimi hızla toparladım ve görmediğim, dokunmadığım ancak inanılmaz bir özlem duyduğum mübarek beldeleri ziyaret için yola koyuldum.

Önce Kalender Allah (c.c.)'in sonrasında da Mekke'de Peygamber (sav)"in misafiri olacaktım.

Ev sahiplerine bakın; Allah (cc) ve sevgili Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (sav).

Bense aciz, zayıf, fakir bir kul ama; böylesi ev sahiplerinin mümin misafiri olma şerefine nail olacaktım. 

Merkezde otelimize geçmiş, abdestlerimizi yenilemiş ve grubumuzdakilerle birlikte Kabe'ye doğru "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk" nidalarıyla ilerledik. 

Başımızdaki rehber olan hoca arkadaş, "Kabe'yi ilk gördüğünüzde ki dua çok önemli. İNŞALLAH Cenab-ı Allah bu dualarınızı geri çevirmez, Harem'den iceri girerken başinizi öne eğerek girin ki Kabe'yi görüp duanızı kaçırmayın. 

Ben sizi Kabe'nin dibine kadar götüreceğim ve kafanızı kaldırın, Kabe karşınızda, hadi edin en özel dualarınızı dediğimde hazır edin dualarınızı ve Kabe'nin Sahibi'nden isteyin ne isterseniz demişti.

Harem-i Şeriften içeri girip başlarimiz yerde Kabe'ye doğru ilerlerken heyecandan dizlerimin bağının nasıl çözülüp yürümekte nasıl zorlandığımı çok iyi hatırlıyorum o zaman.

Kabe'yi tavaf edenlerin sesleri biz ilerledikçe artıyor, bizlerin de heyecanı artık dayanılmaz hal alıyordu.

Başımızdaki rehber arkadaştan beklediğimiz o ses geliverdi.

Evet işte geldik, şimdi başınızı kaldırın ve Beytullah tam karşınızda. Yapın dualarınızı demesiyle birlikte ben başımı kaldırıp Beytullah'a diktiğimde başlamiştı benim için o ilk buluşma ve aşk. 

İlk görüşte AŞK dedikleri bu olsa gerek diye aklımdan geçirdim o an.

Kafamda bir sürü dua planlanıştım o an için. Hatta sıralamasını bile yapmıştım dua da talep edeceklerimin.

Hepsi o ilk görme ve buluşma anında silindi kafamdan. Ve benim dilimden 15 sene önce dökülen ilk sözler gözyaşları içerisinde: Ya Rabb; ben Kabe'ni, Beytini, evini çoook sevdim.

Bana burayı hep nasip et ne olur. Hep geleyim, hep göreyim, ayaklarımı buradan kesme" demiştim.

Talebim isteğim bu olmuştu ve o dönemde Kabe'de tavaf ederken ya da namaz sonrası dualarımda Rabbim'den bu talebimi tekrar ettim durdum.

Pandemiye kadar her sene gittim umre ibadeti için ve her gitmemde aynı heyecanı, aşkı tattım.

Tam 12 defa elhamdulillah.

Malum pandemi belası dünyayı kasıp kavururken tam 3 yıl Kabe de kapandı ziyaretlere ve gidip gelmelerim de kesintiye uğramıştı.

Pandeminin getirmiş olduğu sevdiklerimizin ölümleri beni derinden üzerken, bir taraftan da umre yapamıyor olmam inanilmaz derinden üzdü, üzülmüştüm.

Tabi pandemi etkisini yitirdi, geçtiğimiz zaman dilimi içerisinde Kabe ziyaretlere açıldı.

Ah açılsa da tekrar gitsem demiş durmuştum. 

Yakın arkadaşlarım bilirler bu durumu, defalarca duymuslardir benden pandemi sürecinde. 

Geçtigimiz ay içerisinde sabah yürüyüşü için seher vakti Ali Dağı'na çıktığımda gecenin sessizliğinde; Ya Rab, gelmedi mi zamanı? Ben çok özledim diye yakardım.

Bir kaç gün sonra Kıyam Turizm Süleyman Borazan Abim aradı telefonla ve "ofiste misin Abdulaziz ile geliyoruz" diyince gülümsedim.

Buyurun gelin derken içim sucacık olmuştu ve hiç yabancı degildim bu duyguya.

Bu görüşmemiz neticesinde Kıyam Turizm umre  tanıtım planlamasını yaptık ve 8 günlük Aralık 14 umre programına dahil olduk.

Babam, eşim ve bazı akrabalarımla birlikte Mekke'ye geleli 2 gün oldu ve umre vazifelerimizi eda ediyoruz elhamdülillah.

Cenab-ı Allah'ın misafirleri olmak şerefini doyasıya yaşıyoruz çok şükür.

Kabe yine çok güzel, 

Kabe yine çok yüce,

Kabe yine çok bereketli,

Kabe yine çok dolu.

Kabe yine çok çok mutlu davetli misafirleriyle.

Bendeki Kabe aşkının hikayesi bu işte.

Ben bu aşkın peşinden Rabbim'in nasip buyurmasıyla 13. defa buradayım.

Aşk yaşıyorum hem de gerçek bir aşk Kabemle.

Rabbim daim etsin bu güzelliği,

Rabbim ayaklarımızı kesmesin buralardan hiç.

Hep nasip etsin.

Gelmeyip gelmek isteyen dostlara da nasip etsin Rabbim. 

Amin, amin, amin...

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *